Detoks Nedir?

Son zamanların modası haline gelmiş detoks aslında yeni bir kavram değildir. Antik Yunanların batı tıbbının babası olarak adlandırdığı Hippocrates; hızlandırma olarak da tanımlanan detoksun sağlık getirdiğine inanmaktadır. Binlerce yıldır Hindistan’da kullanılan ayurvedik tıpta hastalıkları önlemek ve pek çok kronik duruma müdahale etmek için de detoksifikasyon kullanılmaktadır. Kan ve dokuların atıklardan temizlenmesi, bedeni kirleten ve bizi mikro organizmalara karşı savunmasız kılan toksinlere karşı bir savunma olarak görülür detoks. Önceleri kan akımındaki zehirlerin temizlenmesinde kullanımına başvurulan detoks işlemi, günümüzde hem zihni hem de bedeni günlük hayatın getirdiği kirlilikten temizleyen bir terapi formu olarak tanımlanmaktadır. Tabi bu görüşlerden yalnızca birisi, önce detoksun olumlu etkilerini savunan düşüncelere bir göz atalım.

Çevresel toksik bileşikler, egzos dumanı, ilaçlar, kimyasallar, radyasyon, besinler yoluyla vücuda alınan pestisitler, ağır metaller.. hepsi de arınma ihtiyacımızı arttırmakta. Batı yaşantısından kaynaklanan, stres, diyetlerde yüksek şekerli ürünlerin, yağlı ürünlerin, işlenmiş besinlerin bulunması da bu problemlere ek olarak karşımıza çıkıyor. Bu yaşam şekli; vücudun çalışmasında sorunlar oluşturuyor, karaciğerde yapılan iki çeşit detoksifikasyon yolunu (nötralize ve elimine) inhibe ediyor, vücudun büyüme, yenilenme ve biyolojik oluşumlar için gerekli olan kabiliyetini bozuyor. Hormonal problemlerin, yorgunluğun, kas yaralanmalarının, baş ağrılarının, enfeksiyonların, viral hastalıkların, sindirim problemlerinin, alerjilerin ve birçok kanser çeşidinin toksik yük nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Detoks uygulamasınınsa, karaciğeri toksinleri atması için uyardığı, bağırsaktan, böbreklerden ve deriden toksik madde atımını arttırdığı düşünülmektedir. Ancak çocuklar, hamileler, emzikliler, kronik hastalığı olanlar (kanser, diyabet gibi), yaşlılar ve son 6 ayda operasyon geçirmiş kişilerin detoks uygulamasının sakıncalı olduğu da belirtilmektedir.

Detoksta amaç; vücudu zorlayan besinleri diyetten çıkarmaktır. Bunlar alkol, kafein, doymuş yağlar, işlenmiş besinler, konserveler, tuz, şeker,beyaz un ve beyaz undan yapılmış makarna- ekmek, beyaz pirinç, kırmızı et, kızarmış besinler,yağlı peynirler, krema ve margarindir. Ayrıca sigara kullanımı sonlandırılmalıdır. Evde kullanılan temizlik malzemesi kullanımını en düşük düzeye indirip gerekirse organik olanlar tercih edilmelidir. Kişiler ayrıca stresli hayatlarına son vermeli ya da bunu minumuma indirmelidirler. Stres, vücutta adrenalin artışına ayrıca karaciğerdeki detoksifikasyon enzimlerinin aktivasyonunun azalmasına ve böylelikle daha fazla toksin birikimine neden olmaktadır. Bunun önlenmesi için en iyi yöntem meditasyon ve yogadır. Detoks kürlerinde, meyvelerden elma, kuru ya da taze kayısı, kiraz, böğürtlen, yabanmersini, kivi, limon, şeftali, çilek, mango, üzüm, kavun, ahududu, çekirdeksiz kuru üzümler detoks küründe tercih edilir. Sebzelerden karnabahar, enginar, brokoli, kereviz, sarımsak, soğan, kırmızı lahana, lahana, pancar, ıspanak gibi özellikle kırmızı ve yeşil yapraklı sebzeler önerilirken, tahıllardan tam tahıllar ve bundan yapılmış makarna, ekmek ve unlu mamuller ile kahverengi pirinç, protein kaynağı olaraksa balık, kuru baklagiller tüketilir. İçeceklerden meyve ve sebze suları, su ve bitki çayları tercih edilir. Ayrıca, C vitamini takviyesi alarak glutatyon oluşumuna katkıda bulunabileceğiniz ve karaciğerden toksinlerin atımını hızlandırabileceğiniz belirtiliyor.

Meyve Suyu Detoksu gibi; 3 ile 7 gün arasında değişen sürelerde uygulanan sadece meyve ve sebze suyu karışımlarına dayalı, günde 1 ile 2 litre arasında meyve ve sebze suyu karışımı tüketilen, kereviz, havuç, lahana, elma, yer elması, yabanmersini, ıspanak, pancar ve çim gibi sebze ve meyvelerin tercih edildiği detoks kürleri de vardır. Detoksun etkisiz, hatta zararlı olduğuna inanılan görüşler de işte bu noktada başlıyor. Baş ağrısı, diyare, dehidrasyon, acıkma, sivilceler, yorgunluk, hassasiyet, kilo kaybı, besin öğesi yetersizliği, kalsiyum yetersizliği gibi sorunların görülebileceği belirtiliyor. Bunun yanında, detoksun en çekici yalanının, vücutta biriktiğine inanılan pestisit artıklarını, soluma yoluyla alınan zehirleri ve diğer tehlikeli zehirleri vücuttan temizliyor olduğu vurgulanıyor. Detoks modasının paradoksal bir güvensizlik getirdiği, bunun da bir çok insanın inandığı çevremizin asla temiz ve güvenli olmayacağı ve dışardan gelen bir kirlilik tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını düşünmeleri olduğu sanılmaktadır. Detoks yanlısı olmayanlar, vücudun zaten kendi savunma ve toksikleri atma sistemi olduğunu ve kişilerin detoks diyetleriyle bu savunma mekanizmasını rahatsız ettiğini ve yarar sağlayacaklarına kendilerine zarar verdiklerini savunmaktadırlar. Gerçekten de detoks diyetleri birçok besin öğesinin yetersizliğine neden olmaktadır. Özellikle protein yetersizliğine neden olan bu diyetler kas dokusu kaybına ve metabolizma hızının düşmesine yol açarlar. Balıkların civa içeriği; bundan dolayı yüksek balık tüketiminin vücutta civa miktarının arttırabilir ve böylelikle daha çok toksik madde birikebilir. Detoks diyetlerinin içerdiği meyveler ve sebzeler günümüzde hayvansal kaynaklı ürünlerden daha çok kimyasal madde içermektedirler. Vücut için en zehirli kimyasallardan biri alkoldür ve alkolü vücut siz detoks hapı almasanız dahi 36 saatte vücuttan dışarı atar. Detoks hapının bazı uzmanlar karaciğere bu durumda yardım ettiğine ve fonksiyonlarını geliştirdiğini iddia ederler. Ancak, detoks karşıtları, bağırsakların birçok bakteriyi etkisiz hale getirdiğini ve vücuda giren kimyasalların ise karaciğer tarafından suda eriyen maddelere dönüştürülüp böbreklere gönderildiğini, böbreklerin de bunları dışarıya attığını düşünmektedirler. Bu olaylar siz detoks çorapları giydiğiniz, detoks diyetleri uyguladığınız, bitki çayları içtiğiniz ya da detoks tabletleri kullanıyorsunuz diye olmamakta şeklinde yorumda bulunmaktalar.

Detoks Nedir?